Kendi halkının da katili…
Dünyanın gözü önünde soykırım yapan, hala da devam eden Netanyahu ne BM ne ABD kimseyi takmıyor. Hadi yürü diyerek katliama yeşil ışık yakan ABD şu anda durdurmaya çalışıyor ya da öyle görünüyor ama Netanyahu durmuyor. Hatta dur dedikçe daha da canileşiyor… Tam bir akıl tutulması, gözü dönmüşlük hali söz konusu. Rasyonel devlet aklıyla hareket etmiyor İsrail. Gazze’ye yönelik saldırıların “Hamas’ı yok etmek” ve “rehineleri kurtarmaya” dönük olduğu sözleri de saha gerçekleriyle karşılaştırıldığında asla örtüşmüyor. Şu ana dek 40 bine yakın Filistinli katledildi, bunların arasında en az 25 bini çocuk, bebek ve kadın… İsrail bunları da hiç utanmadan, sıkılmadan, Hamas militanı olarak görüyor, dünyaya da öyle lanse ediyor. Bütün dünyayı “Hamas kadınları ve çocukları bile rehine aldı! diye ayağa kaldıran İsrailli yöneticiler, aylardır kadın ve çocuk ayırt etmeksizin Gazze şeridine ölüm yağdırmalarıyla, yaptıkları katliamla kendi halkının, “rehinelerin” hayatlarını da tehlikeye atıyorlar aynı zamanda. Çünkü İsrail’in attığı bombalarla öldüğü doğrulan İsrailli rehine sayısı 43’e ulaştı. Son olarak yaşamını yitirdikleri açıklanan 4 rehine de “İsrail’i biz kurduk bizi niye kurtarmıyorsunuz” diye Netanyahu’ya görüntülü mesajla seslenen eski askerler… Hamas’ın bıraktıkları dışında İsrail’in sağ olarak kurtardığı rehine falan da yok… Netanyahu’nun bu kafasıyla da evlerine sağ dönmeleri zor maalesef…
★ ★ ★
Nitekim bunu bizzat İsrail’in askeri ve istihbarat uzmanları da dillendiriyorlar. Mesela İsrail’de yerel basına demeç veren emekli Tümgeneral Yitzhak Brik, rehineleri kurtarmak için Netanyahu’nun bir ateşkes anlaşmasını kabul etmesi gerektiği görüşünde. Netanyahu ile 6 kez görüştüğünü, bunların 4’ünde de İsrail ordusunun Refah’a girmesine izin verilmemesinin nedenlerini açıkladığını belirten Brik, şöyle diyor:
“Refah’a girmek bize hiçbir fayda sağlamadı. Tam tersine Refah’a girmek trajik bir hataydı. İsrail hükümetinin mevcut anlayışla devam etmesi durumunda İsrailli esirler sonsuza kadar Gazze’de kalacaklar.”
İsrail Dış İstihbarat Servisi MOSSAD’ın eski direktörü Danny Yatom’un Maarev gazetesinde “Acı gerçek: Hamas ile İslami Cihat askeri manevralarla yenilemez” başlığıyla kaleme aldığı köşe yazısındaki değerlendirmeleri de şöyle:
“İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nin tamamındaki askeri varlığına rağmen, Hamas ve İslami Cihat askeri hareketlerle yenilgiye uğratılamaz. Esirler, siyasi düzenlemeler olmadan askeri baskıyla geri dönemezler.”
Bunlar hem Netanyahu hem de hemen her gün İsrail’in cadde ve sokaklarında yakınlarının sağ olarak eve dönmeleri için seslerini duyurmaya çalışan, tepki gösteren İsrail halkı adına son derece kritik uyarılar…
★ ★ ★
Ama; ne bu çıkışlar, ne rehinelerin “bizi kurtarın” çığlıkları, ne de ailelerin öfke ve tepkileri Netanyahu’nun umurunda bile olmuyor. Sadece “kalbimiz sizinle” diyerek sanki dalga geçermiş gibi bir hava takınıyor ve şuursuz bir şekilde katliama devam ediyor. İsrailli bakanlar arasında “Rehineleri öyle fazla düşünmemeli, olabildiğince acımasız davranmalıyız” diyenlerin varlığı da bu akıldışı, kan ve ölüm kokan havayı daha da tetikliyor. Yoksa gerçekten rehineler düşünülseydi, öyle bir niyet olsaydı daha farklı bir siyaset uygulanırdı. Halen devam eden ise rehineleri önceleyen onları kurtarmaya yönelik bir operasyon değil. Kim varsa hepsini yok etme planı çerçevesinde yürütülen acımasız bir harekât, katliam…O kadar ağır bombardıman, topçu atışında İsrail’in kim rehine, kim değil diye ayırt etmesi mümkün mü? Dahası İsrail’in Filistinli sanıp öldürdüğü rehineler bile var. Hem de beyaz bayrak sallamalarına rağmen…Yani, ateşkes çağrılarını reddeden, Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırım suçlamasıyla yargılanan Netanyahu kendi halkının da katili…