Masallar bizi kandırıyor
Sanem Nil Şahin – Serhat Akavcı, “3. Sayfa Masalları” adlı sergisinde Grimm Kardeşler’in 19. YY’ın başlarında derledikleri ilk hâlini baz alarak masalların gerçek ve çarpıcı yönünü göstermeyi amaçlıyor. Çünkü bütün sözlü kültür ürünleri öyle ya da böyle değişir. Bu değişimin yanında sanki birtakım masallar zaman içinde sansüre de uğramış gibidir. Sanatçı da bu sansürü kaldırıyor ve sergisine verdiği isimle bu masallar bugün gerçek olsa gazetelerin üçüncü sayfasında yer alır mesajını veriyor. Masallar bize anlatıldıkları gibi değil, tüm dünya bizi kandırıyor diye bağıran sergide Hansel’le Gretel’in açlıktan ölmemek için çocuklarını ormanda ölüme terk eden öz anneleri, kesik ayak parmağıyla Külkedisi, hamile olduğu için saçlarının kesilmesiyle cezalandırılan Rapunzel izleyenlere masalların ‘öteki yüzü’nü gösteriyor.
Geçmiş canlanıyor
Annesi, Külkedisi’ne bir bıçak verdikten sonra “Ayak parmağını kes. Kraliçe olduğunda artık yürüyerek gitmek zorunda kalmayacaksın” diyor. Sergide bunun üzerine ayak parmağını kesen Külkedisi tablosu ve bunu temsilen çocukken oynanılan ‘push puppet’ şeklinde bir heykel çalışması bulunuyor. “Kırmızı Başlıklı Kız”ın gerçek hikâyesi en etkileyici masallardan biri, kurt adamın öldürdüğü anneannesinin kanını içip, etini yedikten sonra tıpkı bir striptiz sahnesi gibi kurt adamın önünde kıyafetlerini tek tek çıkarıp ateşe atan Kırmızı Başlıklı Kız, erkeğin cinselliğiyle ve rıza kavramıyla bu şekilde tanışıyor. Sergideki fotoğraf tabanlı dijital manipülasyonlar bu masalı çarpıcı şekilde izleyiciye yansıtıyor. Ziyaretçiler kendilerine verilen tabletle “Pamuk Prenses”e ve “Binderili”ye baktığında fotoğraflar canlanıyor, değişiyor ve sergi deneyimi bir üst katmana taşınıyor. Sergi, bir taraftan dijital dünyanın yeniliklerinden yararlanırken bir taraftan da praksinoskop, zoetrop gibi geçmişten gelen oyuncaklarla masalları canlandırıyor. Bu sayede masallar, geçmiş, gelecek, çarpıtılmış hakikatle ilgili sorular da sorduruyor izleyiciye.
En önemli soru ise: “Yüzyıllardır gündelik hayatın da bir parçası olan masalların amacının ne olduğunu hiç düşündünüz mü?”. “Yalnızca mistik bir anlatıdan ibaret olamazlardı” cevabını ekliyor sorunun yanına. Sanatçının mesajı ise açık: Çocuklara pek çok konuda dikkatli olmalarını öğütlemek, masallardaki gibi çaresiz ve kötü durumlara düştüklerinde ne yapacaklarını göstermek için anlatılmış olabilirler. Dünyanın bütün çocuklarının korunmaya ihtiyacı olduğunu en iyi kavradığımız bu dönemde çocuklarımızı uyarmak için anlatıldıkları düşüncesine gitgide yaklaşıyoruz. Eğer öyleyse artık masalların büyülü dünyasıyla kendimizi kandırmamıza gerek yok, tıpkı hayat gibi masalları da gerçekleri ve korkutucu yanlarıyla kabullenebiliriz.
Kalabalıkların kayıtsızlığı
Masallarda hiçbir çocuk zarar görmez, hepsi sonunda mutlu olur. Bir masal hariç: “Kibritçi Kız”. Masal, yoksul bir ailenin kibrit satmak zorunda olan küçük kız çocuğunun yılın son gecesinde yaşadıklarını anlatır. Satamadığı kibritler cebinde eve dönmekten korktuğundan ısınmak için yaktığı her kibritle beraber kız çocuğu, dinleyiciyi bir bir yiten hayallerine tanık eder. Serhat Akavcı’nın “3. Sayfa Masalları” sergisinin alt metnini oluşturan da “Kibritçi Kız”ın kalabalık bir caddeden geçen insanların kayıtsızlığı yüzünden trajik bir şekilde hipotermiden ölmesi oluyor.